Bu sene zor etkiler ve bazı olumlu gelişmeler aynı anda bizi etkilemeye devam edecek. Ana hayat devresi olarak Venüs devresini yaşamaya devam edeceğiz. Venüs Türkiye’nin yıldız haritasında üzerinde çok tartışılması gereken bir gezegen. Gezegen nitelikleri bakımından Venüs en olumlu gezegen olarak kabul edilse de, Türkiye’nin haritasında bazı sorunları da beraberinde getirmekte. Venüs’ün ev yöneticiliği bakımından olumsuz etkileri ortaya çıkardığını söylememiz yanlış olmayacaktır. Venüs Türkiye’nin yıldız haritasında onikinci evinde yöneticisi olması bakımından bu dönemde suç oranlarının artış göstermesi de anlaşılır bir durum. Venüs aynı zamanda eğitimi ve genç kuşakları da temsil ediyor. Yine bu dönemde çocuk sayısında artış beklenebilir. Eğitim dediğimiz zaman eğitimle ilgili konuların da bu devrede sürekli gündeme gelmesi sıklıkla karşımıza çıkacaktır. Her ne kadar beşinci ev yaratıcılık, eğitim ve genç kuşakları temsil ediyor dediysek de, Venüs bu evin temsilcisi olarak oldukça sorunlu. Venüs bu evde üç değişik gezegenle birlikte. Bu gezegenler derece sıralamasına göre Merkür, Saturn ve Güneş.
Bu gezegenler kelimenin tam anlamıyla birbirlerini yiyorlar ve ortada bir şey kalmıyor. Merkür ve Saturn birbirleriyle gezegenler savaşı yaşıyorlar. Burda teknik olarak Merkür Saturn’ü yeniyor ve etkilerini düşürüyor gibi gözükse de Merkür her türlü etkiye açık olmakla bilindiğinden olumsuz gezegenlerin arasında olumsuz etkileri yansıtıyor. Venüs ise olumsuz olarak bilinen Saturn, Güneş ve bu durumda Merkür’le beraber kendi etkilerini arzu ettiği kadar gösteremiyor. Uzun lafın kısası Venüs çok şey yapmak isteyen bir gezegen ama bu arzuları ya yarım kalıyor ya da ülkemizin hedefleri doğrulutusunda değerlendirilemiyor. Kötü arkadaşlar edinmiş iyi kalpli bir çocuğa benziyor Venüs. Çok çocuk sahibi oluyoruz ama çocuklarımızı ortada bırakıyoruz. Eğitimle ilgili tartışmalar bitmiyor ama asıl sorunlarla değil hayali sorunlarla meşgulüz. Sanatsal yaratıcılık ise galiba başlamadan bitiyor.
Venüs’ün bir alt devresi yani antardasa olarak Rahu devresinin içinde bulunmaktayız. Bu devrenin de biz pek iyi gelmediğini söyleyebiliriz. Rahu psikolojimizi bozmakta. Beklenmedik kontrolsüz olaylar karşısında şaşkınlık içindeyiz. Hayatın ve günlük koşturmaların içinde kaybolmuş durumdayız. Başımızı kaldırıp ne oluyor bize, nerdeyiz, ne yapıyoruz demeye ne zamanımız ne de halimiz var. Türkiye’nin ana haritasında Rahu gibi dışa dönük bir gezegenin üçüncü evde olması bizi kontrolsüz kılıyor. Bu devrede trafikle ilgili sevimsiz haberlerin gelmemesini diliyorum. Hoş olmayan kazalar bu dönemde moralimizi bozabilir. Rahu etkisi sürdükçe bu yönde önlemler beklemek hayalperestlik olacaktır. Basın ve yayın da Rahu döneminden payını alacak gibi gözüküyor. Medyaya dönük sansür ve baskı Rahu alt devresi boyunca devam edecek. Bu devrede medya alanında sürpriz olaylarla karşılaşabiliriz. Bazı basın kuruluşları kapıya kilit vurmak zorunda kalırken, bazı medya kuruluşlarında ise büyük değişimler beklenebilir.Nitekim Rahu devresini bir süredir yaşanmakta olan ülkemiz bunun işaretlerini de görmeye başladı. Türkiye Rahu alt devresinden ( antardasa ) 12 Mayıs 2010 tarihinde ayrılacak. Daha sonra başlayacak Jupiter devresi ise daha farklı etkiler verebilir. şimdi bu etkilere göz atalım.
Jupiter de aynı Venüs gibi Türkiye’nin yıldız haritasında birbirine tazat etkileri üstlenmiş. Jupiter herşeyden önce altıncı evde yer almış. Altıncı ev genel toplum sağlığını temsil eder. Ancak bu ev için olumlu gezegenlerin bu evde yer alması faydalı sayılmaz. Bu yüzden Jupiter alt devresi sağlık sorunlarını devresi boyunca ön plana çıkarabilir. Sağlık bakanlığı ile ilgili konular gündemi işgal edecektir. Türk ordusuna yönelik suçlamalar bu devrede azalabilir. Bu konuyla ilgili. Sağduyu hakim olabilir. Jupiter bu alanda dengeyi sağlayacak ve yumuşama getirecektir. Yine bu devre boyunca Türkiye’deki dar gelirli kesimle ilgili sorunlar ele alınabilir. Halkın sorunları üzerine tartışmalar ya da çözüm önerileri ön plana çıkabilir.
Yukarda bahsettiğim sağduyu sadece askeri konularla ilgili değil, ülkenin genel sorunlarında da kendisini gösterebilir. şu an içinde bulunduğumuz gerginlikler bir nebze olsun azalabilir. Ancak Jupiter’in düşman evi yöneticisi olduğunu unutmamalıyız. Bu devrede terör olaylarında artış da beklenebilir. Bölücü terör kendisini güçlendirme yönünde çalışmalarda bulunabilir. Ancak aynı anda terörü bitirme çalışmalarının da güçleneceği anlaşılıyor. Bunu Jupiter’ın şu an yapmaya başladığı transitlerden anlıyoruz. Jupiter bir süredir Türkiye’nin yıldız haritasındaki dokuzuncu evden transit yapmaya başladı. Dokuzuncu ev en şanslı ev olup Türkiye’nin bu devrede sorunlarına çözüm bulma konusunda başarılı olacağını düşünmemiz yanlış olmayacaktır. Jupiter alt devresini yaşadığımıza göre Jupiter’in getireceği diğer etkilere de dikkat etmemiz gerekiyor. Jupiter Türkiye’nin yıldız haritasında onuncu evin de yöneticisi. 10 Ocak 2013’e kadar sürecek olan bu alt devrede Türkiye’nin yatırımlarını artırması söz konusu olabilir. Özellikle endüstri alanında bazı gelişmeler beklenebilir. Onuncu ev iktidarı da temsil etmekte. Jupiter’in bu sen değişiklere pek izin vermeyeceği anlaşılıyor. Bu yüzden bu sene herhangi bir seçim ya da iktidar değişikliği söz konusu değil. Erken seçim tartışmalarının yoğunlaştığı bu günlerde olabilecek bir seçim de etkisiz yani herhangi bir değişim yaratamayacak bir seçim olabilir ancak.
Jupiter’in hukuksal konuları da temsil etmesi bakımından, bu dönemde hukuksal konular yine gündemdeki yerini koruyacak. Ancak Jupiter’in transitleri bu konudaki sorunları çözer ya da en azından dengeye getirecek nitelikte. Özellikle yılın ilk yarısı bu bakımdan daha avantajlı. Jupiter’in yardımcı olma etkileri dış politikada bize yardımcı olabilir ve çevremizdeki komşu ilkelerin sorunlarında Türkiye devreye girer ve sorunların çözülmesinde yardımcı olabilir.
Jupiter’in bu sene iki ilginç transitini görmekteyiz. Jupiter'in 2 Mayıs 2010 tarihine kadar dokuzuncu evden yapacağı transit sorunların çözümüne yardımcı olması bakımından oldukça olumlu. Bu tarihler arası Türkiye’nin kendi hedeflerini belirlemesi açısından oldukça ilginç olabilir. Türkiye kendi kaderini çizmek amacıyla yoğun tartışmalar içinde bulabilir kendisini. Bu tartışmaların din eksenli olması da beklenebilir. Türkiye’nin dünyadaki yeri konusunda yeni tezler ortaya atılabilir. Jupiter’in 2 Mayıs’tan sonraki günlerde gerçekleştireceği transit etkilerini ise yukardaki paragraflarda belirtmiştim.
Bu sene Jupiter’in transitleri yanında diğer gezegenler de önemli etkiler verecek. Bunlar içinde benim en önem verdiklerimden birisi Ketu’nun yükselen burcumuz üzerinden yapacağı transit. Hint astrolojisinde Ketu Mars’a benzer denir. Bu transit daha bir kaç yıl sürecek. Yine bu transitin insanlarımız üzerinde bazı olumsuz etkilerinden bahsedebiliriz. Artık gazeteleri açıp haberleri okuyamaz olduk. Büyük bir gerginlik insanlarımızın üzerinde çöreklenmiş gibi. Ketu’nun bu transiti bu etkileri maalesef körükleyebilir. Genel siyasi alanda ve günlük hayatımızdaki kısır döngü gergin tartışmalar ve toplumun her kesimindeki gergin olaylar devam edebilir. Ketu geçmişimizdeki sonuçlanmamış kadersel konuları da temsil eder. Bu yüzden bu transit sonuçlanmamış eski konuları karşımıza çıkarıp bizi rahatsız edebilir.
Rahu her zaman Ketu’nun transit yaptığı burcun tam karşısından transit yapar. Rahu bu seneyi Türkiye’nin yedinci evinden transit yaparak geçirecek. Bu transit Türkiye’nin dış işlerinde yoğunluk sağlayabilir. Ancak Rahu gerginlikleri de beraber getireceği için, yine komşu ülkelerle yoğun ilişkiler olacağı gibi gerginlikler ve sorunlar da yaşanacaktır. Yılın ilk yarısında içine gireceğimiz Rahu antardasası bu transiti de daha canlı hale getirecektir.
Diğer üzerinde durmamız gereken transitlerden birisi ise Saturn’ün Türkiye’nin dördüncü evinden yapacağı transit. Saturn muhafazakar bir gezegendir. Dördüncü ev ise hint astrolojisinde iç dünyayı temsil eder. Saturn bu transit sırasında muhafazakar değerleri güçlendirecektir. Bunu sadece dini anlamda almamak gerekir. O topluma ait tüm değerlerin ve milliyetçiliğin de önümüzdeki bir kaç yıl içinde güçleneceğini düşünebiliriz. Ay’ın Türkiye’nin yükselen burcunda yer alıyor olması Saturn’ün bu transit sırasında Ay’a göre de dördüncü evden geçmesi anlamına gelecektir. Bu transit kısmi Sade Sati transiti de sayılır. Yani Saturn ruhumuza hoşumuza gitmeyen depresif eğilimler , iç dünyamıza sıkıntı verecektir. Saturn sekizinci yani değişim evinin de yöneticisi olması bakımından Türkiye’nin önümüzdeki yaklaşık iki yıl boyunca değişim ve kendini yenileme devresine gireceğinden söz edebiliriz. Bu süre ruhsal yönden sancılı olabilir ama toplumumuzun olgunlaşma sürecine girdiğini söyleyebiliriz.
Analizler açısından en merak edilen konuların başında ekonomi gelir. Bu alanda da ilginç etkilerin olduğundan bahsedebiliriz. İsterseniz Türkiye’nin yıldız haritasında servet evinde bulunan Mars’dan başlayalım. Aslına bakarsanız servet, bankacılık sektörleri, ülkemizin refahı bakımlarından ilginç bir transit olabilecek bir transit bu Mars’ın ikinci evden geçişi. Bunun sebebi ise Mars’ın onbirinci evin yani kazanç evinin yöneticisi olarak bu evden geçiyor olması. Ülkemizin gelir kaynaklarının bu dönemde artması beklenebilir. İhracatta artış bu transitin sonucu olarak ortaya çıkabilir. Bunun yanı sıra gelir sağlayacak uluslararası anlaşmaların da bu transit sırasında imzalanması beklenebilir. Ancak bu aşamada unututlmaması gereken bir etki daha var. Mars en olumsuz gezegenlerden birisidir ve yıkıcı güçleri de temsil eder. Bu sebeple Mars’ın onbirinci evin yöneticisi olması bizi hayallere sürüklememeli. Mars ikinci evde zararlı etkiler verebilir. Üstelik uzun süre de bu evde geri harekette bulunacak olan Mars ekonomimize fazla zarar vermeden bu evden çıkıp gitmesini ümit ediyoruz. Ekonomik konularda önemli sıçramaların gerçekleşmesi Mars transiti sırasında beklenmemeli. Mars bu evde Mayıs ayının son haftasına kadar kalacak. Mart ortalarına kadar ise geri hareketini sürdürerek yapabildiğinden daha fazla zarar verecek. Bu sene ülkemizin yükselen burcundan geçecek olan Ketu’dan da bahsetmiştim. Ketu da fazla para kazandırmayı sevmeyen bir gezegen olduğundan, bunu Mars transitiyle beraber düşünürsek bu senenin ekonomik açıdan çok parlak geçmeyeceğini söylememiz yanlış olmayacaktır.
Mars’ın yıkıcı gücünün bu sene ülkemiz için ne gibi sonuçlar doğurabileceğine de bakabiliriz. Mars olumsuz bir gezegen olmakla beraber bazı evlerde enerji ve cesaret vererek kişiye ya da ülkelere fayda sağlayabilir. Bunu Mars’ın 25 Mayıs 2010’dan sonra Türkiye’nin üçüncü evine girmesiyle daha net görebileceğiz. Mars bu evde Türkiye’ye gözü kara cesareti verecektir. Bu dönemde sınır ötesi harekatla terör örgütüne karşı operasyonlar beklenebilir. Bu dönem Mars’ın üçüncü evden çıkmasıyla sona eriyor. Tarihi ise 19 Temmuz 2010.
Mars’ın daha sonra yapacağı transit benim pek hoşuma gitmedi, bunun da sebebi Mars’ın Türkiye’nin iç dünyasını temsil eden dördüncü evinden transit yapacak olması. Dördüncü evde yaklaşık daha 2 yıl kadar kalacak olan Saturn’ün yanına Mars da eklenecek. Bu pek sevimli bir durum sayılmaz. Mars ve Saturn bildiğiniz gibi hint astrolojisinin iki olumsuz kabuıl edilen gezegeni ve aynı evden beraber transit yaptıklarında o eve zarar verebilirler. Dördüncü evi Türkiye’nin iç dünyası ve mutluluk düzeyi olarak alınabilir. Bu iki gezegen açıkça bizim psikolojimizi bozabilir. İnsanlarımı depresyona sürükleyebilecek bazı olaylar bu devrede gerçekleşebilir. Çeşitli terör saldırıları ya da arzu etmediğimiz iç çatışmalara bu devrede şahit olabiliriz. Mars bu evde 5 Eylül 2010 tarihine kadar kalacak. Bu senenin en zor etkisi bu transit olarak gözükmekte.
Daha sonraki günlerde ise Mars sevimsiz yüzünü göstermeye devam edecek. Mars’ın altıncı yani düşman evinin yöneticisi olması ve kendi gezegen nitelikleri hem genel anlamda hem de Türkiye’nin haritası için astroloji diliyle gerçek bir zararlı görevi görmekte. Daha sonraki günlerde eğitim evine geçecek olan Mars okullarla ve eğitim alanıyla ilgili sorunlarla bizi karşı karşıya getirebilir. Eğitim sistemiyle ilgili bazı gerginlikler yaşanabilir. Üniversitelerle, yüksek öğrenim kurumlarıyla ilgili bazı sorunlar ortaya çıkabilir. Mars bu evde ise 19 Ekim’e kadar transitini sürdürecek.
Kaynak:Astrolog Metin Özenbaş
İletişim:metin_ozenbas@hotmail.com
Bu gezegenler kelimenin tam anlamıyla birbirlerini yiyorlar ve ortada bir şey kalmıyor. Merkür ve Saturn birbirleriyle gezegenler savaşı yaşıyorlar. Burda teknik olarak Merkür Saturn’ü yeniyor ve etkilerini düşürüyor gibi gözükse de Merkür her türlü etkiye açık olmakla bilindiğinden olumsuz gezegenlerin arasında olumsuz etkileri yansıtıyor. Venüs ise olumsuz olarak bilinen Saturn, Güneş ve bu durumda Merkür’le beraber kendi etkilerini arzu ettiği kadar gösteremiyor. Uzun lafın kısası Venüs çok şey yapmak isteyen bir gezegen ama bu arzuları ya yarım kalıyor ya da ülkemizin hedefleri doğrulutusunda değerlendirilemiyor. Kötü arkadaşlar edinmiş iyi kalpli bir çocuğa benziyor Venüs. Çok çocuk sahibi oluyoruz ama çocuklarımızı ortada bırakıyoruz. Eğitimle ilgili tartışmalar bitmiyor ama asıl sorunlarla değil hayali sorunlarla meşgulüz. Sanatsal yaratıcılık ise galiba başlamadan bitiyor.
Venüs’ün bir alt devresi yani antardasa olarak Rahu devresinin içinde bulunmaktayız. Bu devrenin de biz pek iyi gelmediğini söyleyebiliriz. Rahu psikolojimizi bozmakta. Beklenmedik kontrolsüz olaylar karşısında şaşkınlık içindeyiz. Hayatın ve günlük koşturmaların içinde kaybolmuş durumdayız. Başımızı kaldırıp ne oluyor bize, nerdeyiz, ne yapıyoruz demeye ne zamanımız ne de halimiz var. Türkiye’nin ana haritasında Rahu gibi dışa dönük bir gezegenin üçüncü evde olması bizi kontrolsüz kılıyor. Bu devrede trafikle ilgili sevimsiz haberlerin gelmemesini diliyorum. Hoş olmayan kazalar bu dönemde moralimizi bozabilir. Rahu etkisi sürdükçe bu yönde önlemler beklemek hayalperestlik olacaktır. Basın ve yayın da Rahu döneminden payını alacak gibi gözüküyor. Medyaya dönük sansür ve baskı Rahu alt devresi boyunca devam edecek. Bu devrede medya alanında sürpriz olaylarla karşılaşabiliriz. Bazı basın kuruluşları kapıya kilit vurmak zorunda kalırken, bazı medya kuruluşlarında ise büyük değişimler beklenebilir.Nitekim Rahu devresini bir süredir yaşanmakta olan ülkemiz bunun işaretlerini de görmeye başladı. Türkiye Rahu alt devresinden ( antardasa ) 12 Mayıs 2010 tarihinde ayrılacak. Daha sonra başlayacak Jupiter devresi ise daha farklı etkiler verebilir. şimdi bu etkilere göz atalım.
Jupiter de aynı Venüs gibi Türkiye’nin yıldız haritasında birbirine tazat etkileri üstlenmiş. Jupiter herşeyden önce altıncı evde yer almış. Altıncı ev genel toplum sağlığını temsil eder. Ancak bu ev için olumlu gezegenlerin bu evde yer alması faydalı sayılmaz. Bu yüzden Jupiter alt devresi sağlık sorunlarını devresi boyunca ön plana çıkarabilir. Sağlık bakanlığı ile ilgili konular gündemi işgal edecektir. Türk ordusuna yönelik suçlamalar bu devrede azalabilir. Bu konuyla ilgili. Sağduyu hakim olabilir. Jupiter bu alanda dengeyi sağlayacak ve yumuşama getirecektir. Yine bu devre boyunca Türkiye’deki dar gelirli kesimle ilgili sorunlar ele alınabilir. Halkın sorunları üzerine tartışmalar ya da çözüm önerileri ön plana çıkabilir.
Yukarda bahsettiğim sağduyu sadece askeri konularla ilgili değil, ülkenin genel sorunlarında da kendisini gösterebilir. şu an içinde bulunduğumuz gerginlikler bir nebze olsun azalabilir. Ancak Jupiter’in düşman evi yöneticisi olduğunu unutmamalıyız. Bu devrede terör olaylarında artış da beklenebilir. Bölücü terör kendisini güçlendirme yönünde çalışmalarda bulunabilir. Ancak aynı anda terörü bitirme çalışmalarının da güçleneceği anlaşılıyor. Bunu Jupiter’ın şu an yapmaya başladığı transitlerden anlıyoruz. Jupiter bir süredir Türkiye’nin yıldız haritasındaki dokuzuncu evden transit yapmaya başladı. Dokuzuncu ev en şanslı ev olup Türkiye’nin bu devrede sorunlarına çözüm bulma konusunda başarılı olacağını düşünmemiz yanlış olmayacaktır. Jupiter alt devresini yaşadığımıza göre Jupiter’in getireceği diğer etkilere de dikkat etmemiz gerekiyor. Jupiter Türkiye’nin yıldız haritasında onuncu evin de yöneticisi. 10 Ocak 2013’e kadar sürecek olan bu alt devrede Türkiye’nin yatırımlarını artırması söz konusu olabilir. Özellikle endüstri alanında bazı gelişmeler beklenebilir. Onuncu ev iktidarı da temsil etmekte. Jupiter’in bu sen değişiklere pek izin vermeyeceği anlaşılıyor. Bu yüzden bu sene herhangi bir seçim ya da iktidar değişikliği söz konusu değil. Erken seçim tartışmalarının yoğunlaştığı bu günlerde olabilecek bir seçim de etkisiz yani herhangi bir değişim yaratamayacak bir seçim olabilir ancak.
Jupiter’in hukuksal konuları da temsil etmesi bakımından, bu dönemde hukuksal konular yine gündemdeki yerini koruyacak. Ancak Jupiter’in transitleri bu konudaki sorunları çözer ya da en azından dengeye getirecek nitelikte. Özellikle yılın ilk yarısı bu bakımdan daha avantajlı. Jupiter’in yardımcı olma etkileri dış politikada bize yardımcı olabilir ve çevremizdeki komşu ilkelerin sorunlarında Türkiye devreye girer ve sorunların çözülmesinde yardımcı olabilir.
Jupiter’in bu sene iki ilginç transitini görmekteyiz. Jupiter'in 2 Mayıs 2010 tarihine kadar dokuzuncu evden yapacağı transit sorunların çözümüne yardımcı olması bakımından oldukça olumlu. Bu tarihler arası Türkiye’nin kendi hedeflerini belirlemesi açısından oldukça ilginç olabilir. Türkiye kendi kaderini çizmek amacıyla yoğun tartışmalar içinde bulabilir kendisini. Bu tartışmaların din eksenli olması da beklenebilir. Türkiye’nin dünyadaki yeri konusunda yeni tezler ortaya atılabilir. Jupiter’in 2 Mayıs’tan sonraki günlerde gerçekleştireceği transit etkilerini ise yukardaki paragraflarda belirtmiştim.
Bu sene Jupiter’in transitleri yanında diğer gezegenler de önemli etkiler verecek. Bunlar içinde benim en önem verdiklerimden birisi Ketu’nun yükselen burcumuz üzerinden yapacağı transit. Hint astrolojisinde Ketu Mars’a benzer denir. Bu transit daha bir kaç yıl sürecek. Yine bu transitin insanlarımız üzerinde bazı olumsuz etkilerinden bahsedebiliriz. Artık gazeteleri açıp haberleri okuyamaz olduk. Büyük bir gerginlik insanlarımızın üzerinde çöreklenmiş gibi. Ketu’nun bu transiti bu etkileri maalesef körükleyebilir. Genel siyasi alanda ve günlük hayatımızdaki kısır döngü gergin tartışmalar ve toplumun her kesimindeki gergin olaylar devam edebilir. Ketu geçmişimizdeki sonuçlanmamış kadersel konuları da temsil eder. Bu yüzden bu transit sonuçlanmamış eski konuları karşımıza çıkarıp bizi rahatsız edebilir.
Rahu her zaman Ketu’nun transit yaptığı burcun tam karşısından transit yapar. Rahu bu seneyi Türkiye’nin yedinci evinden transit yaparak geçirecek. Bu transit Türkiye’nin dış işlerinde yoğunluk sağlayabilir. Ancak Rahu gerginlikleri de beraber getireceği için, yine komşu ülkelerle yoğun ilişkiler olacağı gibi gerginlikler ve sorunlar da yaşanacaktır. Yılın ilk yarısında içine gireceğimiz Rahu antardasası bu transiti de daha canlı hale getirecektir.
Diğer üzerinde durmamız gereken transitlerden birisi ise Saturn’ün Türkiye’nin dördüncü evinden yapacağı transit. Saturn muhafazakar bir gezegendir. Dördüncü ev ise hint astrolojisinde iç dünyayı temsil eder. Saturn bu transit sırasında muhafazakar değerleri güçlendirecektir. Bunu sadece dini anlamda almamak gerekir. O topluma ait tüm değerlerin ve milliyetçiliğin de önümüzdeki bir kaç yıl içinde güçleneceğini düşünebiliriz. Ay’ın Türkiye’nin yükselen burcunda yer alıyor olması Saturn’ün bu transit sırasında Ay’a göre de dördüncü evden geçmesi anlamına gelecektir. Bu transit kısmi Sade Sati transiti de sayılır. Yani Saturn ruhumuza hoşumuza gitmeyen depresif eğilimler , iç dünyamıza sıkıntı verecektir. Saturn sekizinci yani değişim evinin de yöneticisi olması bakımından Türkiye’nin önümüzdeki yaklaşık iki yıl boyunca değişim ve kendini yenileme devresine gireceğinden söz edebiliriz. Bu süre ruhsal yönden sancılı olabilir ama toplumumuzun olgunlaşma sürecine girdiğini söyleyebiliriz.
Analizler açısından en merak edilen konuların başında ekonomi gelir. Bu alanda da ilginç etkilerin olduğundan bahsedebiliriz. İsterseniz Türkiye’nin yıldız haritasında servet evinde bulunan Mars’dan başlayalım. Aslına bakarsanız servet, bankacılık sektörleri, ülkemizin refahı bakımlarından ilginç bir transit olabilecek bir transit bu Mars’ın ikinci evden geçişi. Bunun sebebi ise Mars’ın onbirinci evin yani kazanç evinin yöneticisi olarak bu evden geçiyor olması. Ülkemizin gelir kaynaklarının bu dönemde artması beklenebilir. İhracatta artış bu transitin sonucu olarak ortaya çıkabilir. Bunun yanı sıra gelir sağlayacak uluslararası anlaşmaların da bu transit sırasında imzalanması beklenebilir. Ancak bu aşamada unututlmaması gereken bir etki daha var. Mars en olumsuz gezegenlerden birisidir ve yıkıcı güçleri de temsil eder. Bu sebeple Mars’ın onbirinci evin yöneticisi olması bizi hayallere sürüklememeli. Mars ikinci evde zararlı etkiler verebilir. Üstelik uzun süre de bu evde geri harekette bulunacak olan Mars ekonomimize fazla zarar vermeden bu evden çıkıp gitmesini ümit ediyoruz. Ekonomik konularda önemli sıçramaların gerçekleşmesi Mars transiti sırasında beklenmemeli. Mars bu evde Mayıs ayının son haftasına kadar kalacak. Mart ortalarına kadar ise geri hareketini sürdürerek yapabildiğinden daha fazla zarar verecek. Bu sene ülkemizin yükselen burcundan geçecek olan Ketu’dan da bahsetmiştim. Ketu da fazla para kazandırmayı sevmeyen bir gezegen olduğundan, bunu Mars transitiyle beraber düşünürsek bu senenin ekonomik açıdan çok parlak geçmeyeceğini söylememiz yanlış olmayacaktır.
Mars’ın yıkıcı gücünün bu sene ülkemiz için ne gibi sonuçlar doğurabileceğine de bakabiliriz. Mars olumsuz bir gezegen olmakla beraber bazı evlerde enerji ve cesaret vererek kişiye ya da ülkelere fayda sağlayabilir. Bunu Mars’ın 25 Mayıs 2010’dan sonra Türkiye’nin üçüncü evine girmesiyle daha net görebileceğiz. Mars bu evde Türkiye’ye gözü kara cesareti verecektir. Bu dönemde sınır ötesi harekatla terör örgütüne karşı operasyonlar beklenebilir. Bu dönem Mars’ın üçüncü evden çıkmasıyla sona eriyor. Tarihi ise 19 Temmuz 2010.
Mars’ın daha sonra yapacağı transit benim pek hoşuma gitmedi, bunun da sebebi Mars’ın Türkiye’nin iç dünyasını temsil eden dördüncü evinden transit yapacak olması. Dördüncü evde yaklaşık daha 2 yıl kadar kalacak olan Saturn’ün yanına Mars da eklenecek. Bu pek sevimli bir durum sayılmaz. Mars ve Saturn bildiğiniz gibi hint astrolojisinin iki olumsuz kabuıl edilen gezegeni ve aynı evden beraber transit yaptıklarında o eve zarar verebilirler. Dördüncü evi Türkiye’nin iç dünyası ve mutluluk düzeyi olarak alınabilir. Bu iki gezegen açıkça bizim psikolojimizi bozabilir. İnsanlarımı depresyona sürükleyebilecek bazı olaylar bu devrede gerçekleşebilir. Çeşitli terör saldırıları ya da arzu etmediğimiz iç çatışmalara bu devrede şahit olabiliriz. Mars bu evde 5 Eylül 2010 tarihine kadar kalacak. Bu senenin en zor etkisi bu transit olarak gözükmekte.
Daha sonraki günlerde ise Mars sevimsiz yüzünü göstermeye devam edecek. Mars’ın altıncı yani düşman evinin yöneticisi olması ve kendi gezegen nitelikleri hem genel anlamda hem de Türkiye’nin haritası için astroloji diliyle gerçek bir zararlı görevi görmekte. Daha sonraki günlerde eğitim evine geçecek olan Mars okullarla ve eğitim alanıyla ilgili sorunlarla bizi karşı karşıya getirebilir. Eğitim sistemiyle ilgili bazı gerginlikler yaşanabilir. Üniversitelerle, yüksek öğrenim kurumlarıyla ilgili bazı sorunlar ortaya çıkabilir. Mars bu evde ise 19 Ekim’e kadar transitini sürdürecek.
Kaynak:Astrolog Metin Özenbaş
İletişim:metin_ozenbas@hotmail.com