forumVatan

Kemoterapi B-261910-üye_ol

Join the forum, it's quick and easy

forumVatan

Kemoterapi B-261910-üye_ol

forumVatan

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

.......forumVatanHoşgeldiniz :
En son ziyaretiniz :
Mesaj Sayınız : 0


    Kemoterapi

    VaLKyRie
    VaLKyRie
    Admin
    Admin


    <b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 1284
    <b>Ruh HaLi</b> Ruh HaLi : 3
    <b>Zodyak</b> Zodyak : Yengeç
    <b>Kayıt tarihi</b> Kayıt tarihi : 04/02/10
    <b>Nerden</b> Nerden : Tekirdağ
    <b>Yaş</b> Yaş : 28

    Kemoterapi Empty Kemoterapi

    Mesaj tarafından VaLKyRie Paz Şub. 21, 2010 11:10 am

    Kemoterapi hücre bölünmesine (mitoz) müdahele ederek etki gös terir. Tıpkı radyoterapide olduğu gibi, kanser hücrelerinin bölünme sini durdurmakta başarılı olduğun da, yenilenmeyen tümör hücreleri yaşlanarak ölür.

    Sitotoksik kemoterapi, daha çok radyoterapiye benzer şekilde, hem bölünmekte olan normal hücreleri hem de bölünmekte olan kanser hücrelerini etkiler. Kemoterapi ba şarılı olduğunda etkisi en çabuk, önceden hızla bölünen hücrelerin bulunduğu kanserlerde ortaya çı kar. Aynı şekilde yan etkileri de en çok, genellikle çok çabuk bölünen normal hücrelerin bulunduğu doku ve organlarda belirgindir. Bunlar arasında kan hücrelerinin yapım ye ri olan kemik iliği, saç kökleri (folikül) ve barsağın iç çeperi bulunur.

    Radyoterapide olduğu gibi kemoterapide de kanser hücrelerini öldürmek ile katlanılması zor yan etkilerden kaçınmak arasında doğ­ru dengenin kurulması gerekir. Neyse ki son yıllarda kemoterapinin yan etkilerini pek çok kişinin düşündüğünden daha az sorun ya­ratacak ölçüde azaltan önemli ge lişmeler kaydedilmiştir. Gerçekten de artık bazı kemoterapi türleri hiç bir rahatsız edici belirtiye yol açma maktadır. Bu koşullar altında bazı arkadaş ve akrabaların hastaları kemoterapiyle ilgili çok olumsuz bek lentilere sokması şaşırtıcı bir du rumdur.

    Bazı başka ilaçlar kemoterapiyle etkileşime girebilir. Tedavinizden sorumlu onkoloğa kullandığınız di ğer tüm ilaçları söylemelisiniz.
    Pek çok farklı sitotoksik ilaç ve bunların çok sayıda kombinasyonu (birleştirilmiş ilaç tedavileri) vardır. Bu kombinasyonlar çok farklı kan ser türlerinde ve çok değişik koşul larda kullanılabilmektedir. Genellik le bazı kanser türleri diğerlerine gö re daha iyi yanıt verir. Ayrıca, tek tek ilaçların belli kanser türleri üze rindeki etkileri de değişkendir. Hangi kanser türünde hangi kemo-terapilerin kullanıldığını burada ay rıntılarıyla anlatmak olanaklı değil se de, bu konuda bilgi edinmek is teyenler “Yararlı adresler” başlıklı bölümde yer alan kaynaklara baş vurabilir.

    İlaçların kombine edilmesi (bir arada kullanılması)
    Herhangi bir kanser türünde, çok etkili bir ilaç kullanılsa bile hücrele rin bir kısmı ölürken, bir kısmı ilacadirenç gösterir. Tedavinin direnç nedeniyle başarısızlığa uğrama ola sılığını azaltmak için, kemoterapile-rin çoğunda kombinasyonlar kulla nılır. Ayrıca kombinasyonlarda veri len ilaç dozu, ilaçların her biriyle ayrı ayrı gerçekleştirilen tedavide verilenden daha düşük tutulabilir ve böylelikle bazı yan etkilerden kaçınılabilir.

    Kombinasyon kemoterapisi sıra sında doktorunuz belirli bir kanser türüne karşı etkili olabilecek, ancak görece farklı yan etkilere yol açan ilaçları seçmeyi hedefler. Ayrıca hücre bölünmesinin farklı evreleri ne müdahele eden ilaçların bir ara da kullanılması da istenebilir. An cak sonuçta seçilen kombinasyon, aynı kanser türü bulunan çok sayıda hastanın tedavisinde daha önce kullanılmış ve en iyi sonuç vermiş olan kombinasyondur.

    Kemoterapinin uygulanması
    Bazen kemoterapi ağızdan verilebilirse de, sıklıkla toplardamar içine yapılan enjeksiyon yoluyla uygula nır (intravenöz ya da IV). Kemote rapi enjeksiyonunun başında, test için kan veriyormuş gibi hissedilir. İğnenin yapıldığ bölgede serinlik ya da başka olağandışı duyumsa malar da görülebilir.

    Kemoterapi büyük olasılıkla ara lıklı olarak, belki de üç haftada bir ya da ayda iki kez, poliklinikte uy gulanacaktır. Genellikle el ya da önkol üzerindeki bir toplardamara birkaç dakika ile birkaç saat arasın da değişen sürelerle tek enjeksiyon ya da infüzyon (damla damla uygu lama) şeklinde uygulanır. Bazen enjeksiyonlar birkaç gün boyunca her gün tekrarlanır ve bazen de kürler arasında iki-üç haftalık aralar bırakılarak ilaç bir ya da birkaç gün boyunca sürekli infüzyonla verilir. Çok farklı tedavi programları vardır.

    Daha yoğun ve toksik tedaviler de hastanede kalmanız gerekebilir. İnfüzyon biçiminde uygulanan kemoterapide genellikle hastanın ser viste yatırılması gerekir; ancak aynı ilaçların vücuda bağlanan küçük bir pompa yardımıyla evde uygulan ması da olanaklıdır. Bu yöntem özellikle uzun süreler boyunca sü rekli infüzyon tedavisi görmesi ge reken hastalar için yararlıdır.

    Uzun süreli infüzyona ya da çok sık aralıklarla enjeksiyona gerek du yan hastalarda “merkezi toplarda mar kateteri” ya da bir “damar yo lu” yerleştirilebilir. Bunlar esnek tüplerdir ve içte kalan uçları göğüs teki büyük bir toplardamara, dışta kalan uçları ise vücudun dışına açı lır. Böylelikle ilaçlar bunun içinden enjekte edilebilir. Dış uç, göğsün ön kısmında olabileceği gibi (Hickman ya da Groshong kateterleri) çevresel (periferik) yerleştirilmiş merkezi kateterler kullanıldığında koldaki toplardamarda da olabilir. Kimi zaman kateterin dışa açılan ucu derinin dışına çıkartılmaz, bu nun yerine cerrahi bir işlem gerçek leştirilerek, göğüs duvarındaki deri nin altına, dışarıdan zor fark edilen küçük bir hazne olan giriş noktasına tutturulur. Daha sonra derideki bu giriş noktasından enjeksiyon yapı lır. Bu tür giriş noktaları herkes için uygun değildir, ancak hastalar bu uygulamanın normal yaşamlarını fazlaca etkilemediğini düşünmek tedir. Kateter hastanede yerleştirilir ve sonra eve gidebilirsiniz. Çok en der olarak kemoterapi kanserli ka­raciğeri ya da uzvu besleyen atar damara doğrudan yerleştirilen bir kateter aracılığıyla uygulanır.

    Her kemoterapi uygulaması dö nemine (ister tek enjeksiyon ister birkaç günlük tedavi olsun) genel likle kür adı verilir, ancak bazen tek enjeksiyon ya da infüzyon olarak verildiğinde ‘pulse tedavi’ (aralıklı yoğun tedavi) denir. Bu kürler her zaman özel eğitimli personel tara fından verilmelidir ve bu dönemde genellikle hastalarla uzmanlaşmış hemşireler ilgilenir.

    Kemoterapi ne kadar sürer ?
    Kemoterapi tedavisinin süresi bir dizi etmene bağlıdır. Tamamen iyi leştirme amacıyla ya da yardımcı (adjuvan) tedavi olarak uygulandı ğında, kemoterapinin süresi geç mişteki klinik deneyimler ve araştır ma sonuçları temelinde açıkça bili nebilir (elbette, tedavinin etkisiz olduğunu gösteren bir kanıt yoksa). Kemoterapi yalnızca birkaç ay süre bileceği gibi, bir yıl ve hatta daha uzun da sürebilir. Amaç belirtileri azaltmak ya da yaşamı uzatmaksa, tedavinin süresi kanser üzerindeki etkisine ve yan etkilere bağlıdır.

    Yan etkiler
    Günümüzde pek çok hasta kemote-rapinin ciddi yan etkilerinin az oldu ğu düşüncesindedir. Belki sizde de bazı yan etkiler gelişecektir, ama bunlar genelde ciddi değildir. Kulla nılan ilaca, doza ve hastanın genel sağlık durumuna göre yan etkilerin şiddeti büyük değişkenlik gösterir. Yine de çok sayıda ilaçta ortak olan bazı yan etkiler vardır. Tedavi kürle ri arasındaki dönemler normal hüc relerin (özellikle de kemik iliği hüc relerinin) toparlanmasına izin verir; kemik iliği hücreleri diğer hücreler le karşılaştırıldığında kemoterapiye daha duyarlıdır.

    Kan üzerindeki etkiler (niçin kan sayımı yapılması gerekiyor) ?
    Ke mik iliği değişik türde kan hücreleri üretir. Eritrositler (alyuvarlar) vücu dumuza oksijen taşır, lökositler (ak yuvarlar) enfeksiyonlarla savaşır, trombositler ise kan damarlarındaki sızıntıları pıhtı oluşturarak tıkar. Al yuvar eksikliğine anemi, akyuvar eksikliğine lökopeni ve trombosit eksikliğine ‘trombositopeni’ denir. Sitotoksik ilaçların çoğu kemik iliği işlevleri üzerinde (özellikle de lökosit ve trombosit üretimi üzerin de) geçici etkilerde bulunur. Kemoterapinin en sık karşılaşılan ve ge nellikle de en fazla önem taşıyan yan etkisi kemik iliği üzerindeki toksik etkidir. Akyuvarların ve trombositlerin kandaki yoğunlukları (ya da sayıları) kemoterapiden yak laşık bir hafta sonra azalır ve azal manın ölçüsü hem kullanılan ila ca/ilaçlara hem de doza bağlıdır.
    Lökopeni belirli bir ağırlık düze yine ulaştığında, hastada enfeksiyon riski artar ve bağışıklık sisteminin hastalıkla baş edebilme becerisi aza lır. Bu nedenle hastanın enfeksiyonlu kişilerle ya da kısa süre önce can lı aşı yapılmış çocuklarla yakın tema sa geçmemesi istenebilir. Ayrıca ki şisel temizliğinize, diş ve deri bakı mına daha fazla önem vermeniz ve bakterilerin kan dolaşımına karışma sına neden olabileceğinden, sivilce lerinizi sıkmamanız da tavsiye edile bilir. Bu tür önlemler özellikle yoğun tedavi uygulanan hastalar açısından daha önemlidir. Kemoterapi uygula nan ya da kısa süre uygulanmış olan hastalar, herhangi bir aşının kendile ri için uygun olup olmadığını öğren melidir. Bu hastaların genellikle can lı aşılardan (canlı organizma içeren aşılar) kaçınmaları gerekir.

    Kemoterapi uygulanan hastalar herhangi bir enfeksiyon bulgusunu (özellikle ateş, terleme ve titreme) derhal doktora bildirmelidir. Böyle bir durumda hemen kan sayımı ya pılır. Akyuvar sayınız belirli bir dü zeyin altındaysa, toplardamarlar aracılığıyla geniş bir etki yelpazesi olan bir antibiyotikle tedaviye baş lanır ve böylelikle bir yandan hücre sayılarının normale dönmesi bekle nirken, bir yandan da vücudun ken di bağışıklık sisteminin enfeksiyonla savaşımına yardımcı olunur.

    Çok ender olarak trombositopeni öylesine derinleşir ki, hastada kolayca kanama ya da morarma olabilir; bu tür durumlarda da vakit geçirmeden doktora haber veril melidir. Kemik iliğinin toparlanma sı beklenirken gerekirse size trombosit verilebilir. Trombosit sayınız düşükse, küçük yaralanmalardan bile kaçınmak için elinizden geleni yapmanız gerekir. Kemoterapiye bağlı anemi genellikle çok daha az acil bir sorundur. Ancak deride solukluğa ve yorgunluk, halsizlik ve nefes darlığı gibi belirtilere neden olabilir.

    Normal koşullarda kan hücrele rinin sayısı oldukça kısa sürede nor male döner. Bir sonraki kemoterapi küründen önce sayıların normale dönmesi önemlidir. Tersi durumda, sayılar normale dönene kadar teda viyi ertelemek gerekebilir ve kimi zaman kemoterapi dozu azaltılabi lir. Hücre sayıları düşükken yeni ke moterapi uyulandığında ciddi komplikasyonlarla karşılaşma riski önemli ölçüde artar. Yukarıda sayılan nedenlerle, her kemoterapi kü ründen önce kan hücre sayıları mutlaka kontrol edilir.

    Kimi zaman akyuvar sayısının normale dönmesi için kemoterapi sonrasında hastaya büyüme faktörü (koloni uyarıcı faktör olarak da bili nir) uygulanabilir; alyuvarların üre timini uyarmak için de epoetin ve rilebilir. Ancak anemi genellikle kan nakli yapılarak kolaylıkla düzeltile bilir.

    Bulantı/kusma
    Bulantı ve kus ma kemoterapinin iyi bilinen yan etkileri arasındadır; ancak günü müzde bulantı ve kusma eskisine göre çok daha az sorun yaratır. Ba zı ilaçlar çok az bulantı ve kusmaya yol açar ve hatta hiç açmaz. Eğer bulantı ve kusmaya daha çok yol açan ilaçlar kullanıyorsanız bu so run genellikle modern bulantı önle yici ilaçlarla (antiemetik olarak bili nirler) önlenebilir ya da büyük ölçü de azaltılabilir. Antiemetikler belir tilerin gelişmesini durdurmak ama cıyla artık rutin olarak uygulanmak ta ve bazen kemoterapiden bir gün önce verilmeye başlanmaktadır.

    Saç kaybı
    İyi bilinen bir diğer yan etki de saç kaybı ya da alopesidir, ancak tüm kemoterapi ilaçları bu yan etkiye yol açmaz. Saç foliküllerindeki (köklerindeki) hücreler hızlı bölündüklerinden, saçlar kemoterapiye duyarlıdır. Kimi zaman yalnızca az miktarda alopesi gelişir ken, bazı ilaçlar saçları tamamen dökebilir. Ayrıca bazı hastaların saçlı derilerinde geçici duyarlılık da gelişebilir. Saç kaybı genellikle te davinin başlamasından 2.5 hafta sonra görülür. Kemoterapi bittikten sonra saçlar yeniden çıkar (genel likle de son kürden yaklaşık 3 hafta sonra tekrar büyümeye başlar). Başlangıçta saçlarınızın önceki du ruma göre daha kıvrımlı olduğunu fark edebilirsiniz. Kimi zaman ke moterapi sırasında da yeni saçlar çıkabilir. Vücuttaki tüyler de dökü-lebilir, ancak en çok etkilenen ge nellikle saçlarımızdır.

    Neyse ki, son yıllarda toplumun saç kaybına karşı tutumu büyük öl çüde değişmiştir; belki kısmen mo danın değişmesinden, kısmen de kanser tedavisi sonrasında saçlarını yitirmiş kişileri görmeye alıştığımız ve onlar hakkında daha çok yazı okuduğumuzdandır. Saçlarınızı yitir me düşüncesinin sizi üzmesi anlaşı labilir bir durumdur, ancak belki de bununla sandığınızdan çok daha ko lay baş edeceğinizi göreceksiniz.

    Başınızı açık bırakmak (gerçi gi derek daha çok insan böyle yapıyor) sizi rahatsız ediyorsa saçlarınız yeni den çıkana kadar peruk kullanabilir siniz. Saçlarınız önemli ölçüde dö külmeye başladığında geri kalanları tıraş etmeniz ya da en azından kısa kesmeniz genellikle iyi bir fikirdir.

    Saç kaybını azaltmak için size “saçlı deriyi dondurma” adı verilen bir teknik kullanmanız önerilebilir. Bu teknikte kemoterapi enjeksiyo nundan bir süre önce ve sonra son derece soğuk bir başlık giyilir. So ğuk başlık, saçlı derideki kan da marlarını büzüştürerek, saç kökle rine daha az ilaç gitmesini sağlar. İşlem herkese uygun değildir ve bazı hastalarda etkili olsa da, her zaman başarılı olmaz. Kemoterapi süresini önemli ölçüde uzatır ve ra hatsızlık verebilir.

    Diğer yan etkiler
    Pek çok kişi kemoterapiden sonra bir iki gün boyunca (bazen daha uzun) kendini iyi hissetmez. Yorgunluk yakınmasıyla da oldukça sık karşılaşılır ve yorgunluk kimi zaman oldukça uzun sürer. Yan etkilerin çoğu ol dukça kısa sürede geçerken, bir kıs mı uzun sürer ve çok ender olarak da kalıcı olur.

    Kemoterapinin ender görülen yan etkilerinden birisi de enjeksi yon bölgesindeki deri hasarıdır. Ba zı ilaçlar, toplardamardan sızıp çev re dokulara temas ettiklerinde, cid di ülserlere yol açabilmektedir. Gü nümüzde kemoterapi uygulayan görevliler son derece eğitimlidir ve ilaçların uygulanması sırasında bü yük özen gösterilir. Yine de çok en der olarak bu sorunla karşılaşılabilir. Enjeksiyon devam ederken enjeksi yonun giriş bölgesinde herhangi bir ağrı ya da rahatsızlık hissettiğinizde bunu hemen görevliye bildirmeniz gerekir, çünkü bu yakınmalar sızın tının ilk belirtisi olabilir.

    Bazı kemoterapiler yumurtalık ya da testislerin normal çalışmasını durudurabilir. Buna bağlı olarak fertilite (doğurganlık) azalabilir ya da kısırlık gelişebilir; hatta bazı kadın lar erken menopoza girebilir. Kısır kalmalarına yol açabilecek bir teda viye başlamadan önce genç erkek hastalar, spermlerini sperm banka sına yatırabilir. Doğurganlığını yiti recek olan bazı kadınlar ise, embri yolarını özel hazırlanmış derin don durucularda saklatabilir. Bunun için önce yumurtalıkların yumurta üret mesini sağlayacak ilaçlar verilir; yu murtalar eş ya da donörden (verici) alınan spermlerle laboratuvarda döllenir. Bir diğer seçenek de döl lenmemiş yumurtaların saklanması-dır ama bunda başarı oranı çok dü şüktür.

    Kemoterapinin başka pek çok olası yan etkisi vardır ve bazı yan etkiler bazı ilaçlara özeldir. Öte yandan çoğu hastanın bu yan etki­leri hiç yaşamadığı ya da katlanıl maz bulmadığı rahatlıkla söylenebi lir. Benzer şekilde bu yan etkiler ba şarıyla tedavi edilebilir ve hatta ön lenebilir. Daha yoğun tedavilerde yan etkilerle karşılaşma olasılığı ve yan etkilerin şiddeti artar. Bunlar arasında ağızda ülser, gözde ağrı, sistit, ishal, tırnak değişiklikleri,uzuvlarda uyuşma, döküntü, hafif bellek ve konsantrasyon bozukluk ları ve depresyon bulunmaktadır. Çok ender olarak akciğer, kalp ya da böbrek üzerinde yan etkiler gözle nebilir veya uzun yıllar sonra başka bir kanser gelişebilir. Tedavi sırasın da size rahatsızlık veren her türlü belirtiyi bildirin; sıklıkla bu konuda yapılacak birşeyler vardır. Elbette bu tür belirtilerin tümü kemoterapiden kaynaklanmaz ve başka olası nedenlerin de değerlendirilmesi ge rekebilir.

    Kemoterapi görmeye başlaya caksınız, tüm bu olası yan etkileri okumak sizi korkutabilir; ama pek çok hastanın kemoterapiler arasın daki dönemde sosyal ve mesleki ya şamını normal olarak sürdürebildiği ni unutmayın. Gerçekten de böyle davranan hastaların kemoterapinin etkileriyle genellikle daha kolay baş edebildiği görülmektedir. Pek çok hasta, kemoterapinin beklediklerin den daha az rahatsızlık verdiğini dü şünmektedir.

      Forum Saati Cuma Nis. 26, 2024 5:27 pm